Kendi şarkılarıyla olduğu kadar Mustafa Ceceli, Gülben Ergen, Burcu Güneş, Ayşegül Aldinç ve Mustafa Sandal gibi isimlere verdiği bestelerle de tanınan ünlü şarkıcı Eflatun, genç gazeteci İsmail Gökgez’in sorularını yanıtladı. Covid-19 virüsü sebebiyle bir araya gelemeyen ikili, Whatsapp üzerinden soru-cevap yaptı. Sektörün durumundan, Ajda Pekkan’a, son albümü Uçsuz Bucaksız’dan, starlık kavramına, rap müzikten, evliliği ve çocuklarına kadar birçok önemli açıklamada bulunan başarılı müzisyen samimi cevaplarıyla dikkat çekti. İşte o röportajdan öne çıkan başlıklar:
“STARLIK ÖLDÜ”
*Metroya binmem etmem gibi takıntılarınız yok değil mi?
Hayır, niye olsun canım? Arabayla Nişantaşı’na gelmeye kalksam dünyanın yolu masrafı. Niye böyle bir şey yapayım ki? Kitabımı alıyorum. Metroya biniyorum. 20 dakika sonra Avrupa’dayım. Bir kere arkadaşlar bu starlık olaylarını bıraksınlar. Starlık bitti, öldü. Sana herkesin ulaşabildiği bir ortamda starlık diye bir şey yoktur. Star olmaya da gerek var mı? Bence yok. Şarkılarını üretirsin. Sanatını icra edersin. İnsanlar sana hayran olursa olur. Metroda görüyorsa daha çok hayran olur. İnsanların sana değil, senin sanatına ulaşamıyor olması lazım. Sana herkes ulaşabilir. Sanatına ulaşabiliyor mu? Bu önemli. Starlık şurada şekilleniyor. Benim yaptığım bir şarkıyı başka biri yapabiliyor mu? Bırak insanlar senin sanatına ulaşamasın. Sana ulaşamayacak da ne olacak? Hepimiz faniyiz. İlla ki ulaşır. Hepimiz can taşıyoruz. Ne farkımız var?
“HALKIN SANATÇISIYIM”
*Metroda tanıyorlar mı sizi?
Tanıyanlar oluyor. Yok canım metroda değildir falan diyorlar. Halka öyle bir starlık kimliği enjekte edilmiş ki yok canım o değil. Bazen şöyle şeyler oluyor. Metrodan iniyorum. Instagram’da bir mesaj: “Abi az önce yanımda oturan sen olamazsın dimi?” Bendim az önceki keşke konuşsaydın falan diyorum. Kulaklığımda da senin şarkın vardı diyor. Bence önemli olan, şarkıların halka karışıyor mu? Kim kimi kandırıyor abi? Biz halkın içerisinde yaşayan insanlarız. Ha halktan da kopan insanın bir şeyler üretebileceğini düşünmüyorum. Halkla iç içe olmalıyız ki onlardan beslenelim. En son klibimde mesela bir hurdacının hayatını çektim. Halkın arasında yaşayan, halkın hikayesini aktaran Orhan Kemal gibi insanlar bence halkın sanatçısıdır. Ben de halktan hikayeler biriktirip insanlara bir şeyler sunmaya çalışıyorum. Amacım halkın sanatçısı olmak.
“ÖLECEKSEM İSTANBUL’DA ÖLEYİM DEDİM”
“ŞARKILARIM BENDEN HESAP SORMAYA BAŞLADI”
*Ne oldu da Antalya Opera Orkestrası’ndan istifa edip İstanbul’a geldiniz?
Bunun nedeni paylaşmak… Ben kendimi bildim bileli şarkı üretiyorum. Operada çalarken benim biriktirdiğim şarkılar benden hesap sormaya başladı. Paylaşma isteği bir süre sonra problem yaratıyor. Ya abi ne olacaksa olsun açlıktan da öleceksem İstanbul’da öleyim deyip bu şarkıları insanlarla paylaşmaya karar verdim. Bir yandan da arkadaşlardan korkunç senaryolar geliyor. Orada geberirsin insanlar şöyle böyle. Hayatımızda her zaman çok garantici insanlar vardır. Gitme yapma etme diyen. Ya dedim ki ne olabilir? Zorluğu da oldu tabii. Kimse İstanbul kolay bir şehir diyemez zaten. Ama zorluğu yaşamadan olmuyor. Yokuş yukarı çıkmayan insanlar bir şeyler elde edemiyor.
“PARAM BİTİNCE ŞARKI ÇIKARMIYORUM”
*2009’dan beri sanatçı kişiliğinizi ve bozulmayan çizginizi çok beğeniyorum.
Çok teşekkürler. Ben aynı şekilde devam edeceğim. Bir müzisyenin müzik yapmaya çalışmasından daha normal bir şey yok. Arkadaşlar ipin ucunu kaçırdılar. Ayda bir şarkı çıkarıyorlar. İnsanlar benim sanatsal dünyamı organize edemezler. Onun kararı bana aittir. Üreten benim. Güzel bir şey yaptığıma inanırsam insanlara sunarım. En son En Güzel Ben Sevdim şarkısını çıkardım. Şimdi sanatsal camiada şöyle şeyler oluyor. 5 yıl ara veriyor mesela. Geri bir dönüyor. Bu kadar arayı bunun için mi verdin diyorlar. Benim çok şükür ki geri dönüşlerim her zaman iyi oluyor. Neden? Çünkü bir şeyleri hazırladıktan sonra servis ediyorum. Biriktiriyorum. Param bitince şarkı çıkarmıyorum.
*Evlilik nasıl gidiyor?
Şahane. İki tane bebiş var.
“ÇOCUK DOĞUNCA EVLİ OLDUĞUNU ANLIYORSUN”
*Nasıl tanıştınız?
Ben eşimle okuldan tanışıyorum. Ama okulda sevgili değildik. Daha sonra Antalya’da sevgili olduk. İstanbul’da evlendik. Bence çocuk olduktan sonra evli olduğunu anlıyorsun. Çünkü flört döneminden sonra evlendiğin için sevgiliyken yaşadığın hayatın aynısını sürdürüyorsun. Sadece belediyeden izin alıyorsun. Ama çocuk olunca işin rengi değişiyor. Hayatın bize getirdiklerini en güzel biçimde yaşamaya çalışan bir aileyiz. Çocuk dünyanın en güzel duygusu. Bu hayata bırakabileceğiniz en özel şey.
“ANNELİĞİ HERKES KALDIRAMAZ”
*Günümüzde özellikle sanat camiasındaki mayası tutmayan evliliklerin sebebi nedir? Neyi tutturamıyorlar sizce?
Bence emek vermek istemiyorlar. Güzel şeyler emek ister. Çocuk oluyor. O kadar çocuk istemesine rağmen mesela kadın başlıyor. E çocuklara ben mi bakacağım? Öncesinde bir hayatım vardı diyor. Annelik çok zor bir şey. Herkesin yapabileceği bir şey değil.
*Anneliği parayla tuttukları dadılara yaptıranlar da var…
Böyle bir şey yok abi. Ben mesela çocuklarımla mümkün olduğu kadar çok vakit geçiriyorum. Stüdyoya mümkün olduğu kadar geç gidiyorum. Bunun oluru budur. Çocuğun yanında olmayacaksan doğurma. Hiç getirme dünyaya. Çünkü onun senin sevgine ihtiyacı var. Yarın öbür gün ilgisiz ve sevgisiz olan insanlar topluma sosyopat ya da psikopat olarak geri dönüyor. Hiç gerek yok böyle bir şeye. Eşim de ben de elimizden geldiğince sevgimizi onlara vermeye çalışıyoruz.
“BAŞKASININ ŞARKISINI İZİNSİZ SÖYLEMEM”
*Youtube için akustik bir şeyler düşünmüyor musunuz?
Yok Hiç düşünmüyorum. Valla bir şey söyleyeyim mi? Ben ezberleri son derece yanlış bulan ve kendime yakıştırmayan biriyim. Birileri Youtube’dan çok para kazanıyor diye ben de aynısını yapamam. Ha şunu yapabilirim. Çok güzel bir konsept geliştiririm. Farklı bir şey bulursam yaparım. Kalkıp da sırf para diye olan şeyleri tekrar tekrar pişirmek istemem.
Röportaj : İsmail Gökgez